Savaş bütün hararetiyle devam ediyordu. Troyalı askerler, düşman gemilerini kıyıdan uzakta tutmak için canını dişine takıp dövüşürken bir hareketlilik olduğunu fark ettiler. Sahilin ilerisindeki tepeye baktıklarında gördüklerine inanamadılar. Yüzlerce atlıdan oluşan bir birlik ve en önde bir komutanın sürdüğü savaş arabası, kıyı boyunca kendilerine doğru geliyordu. Troyalı bir asker, yakınında dövüşen bir askere seslendi. “Şuraya bak!”
Troyalı asker dönüp baktığında ağzı şaşkınlıktan açıldı. Bu
atlı birliği tanımamak imkânsızdı. Parlak yelelerini savurarak koşan atlı
birliğin Likyalılar olduğunu herkes biliyordu. Kral Sarpedon’un liderliğindeki
Likya askerleri dörtnala mücadelenin içine girdiler ve aynı anda dövüşe
başladılar. Pırıl pırıl bronz zırhları, kan lekeleriyle kaplı diğer zırhların
arasından kolayca ayırt ediliyordu.